Bugün 8 Mart Dünya kadınlar günü…Bütün kadınlara kutlu olsun…. 8 Mart tüm dünyada kadınların özgürlük, eşitlik ve dayanışma hareketinin simgesidir. 8 Mart hepimize kadınların eşit insanlar olduklarını hatırlatan bir gündür. Kadınlara hak ettikleri gibi yaşamalarını sağlama borcumuzu hatırlatmanın günü. Bir başka deyişle de, kadın-erkek eşitliğine dair eksiklerin bilançosunu gördüğümüz bir yüzleşme günü. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının desteğiyle pek çok batı ülkesinden önce temel haklarına kavuşmuş anneannelerimiz Cumhuriyet devrimleri sayesinde eşit ve çağdaş bireyler oldular. Kanun önünde eşitlik 1924’te Anayasa’ya girdi. 1926’da kabul edilen Medeni Kanun’la miras hakkından tek eşitliğe birçok alanda eşit insanlar olduk. 1930—1934 döneminde de seçme ve seçilme hakkımız tanındı. Ama bugün ülkemizin, kadın-erkek eşitliği ve kadının insani şartlarda yaşamakta olup olmadığına dair bir yüzleşmeden yüzünün akıyla çıkması mümkün değil. Çünkü daha anne karnındayken başlayan bir ayrımcılıkla başlıyor hayatlarımız. Aşıya götürülmekten, eğitimde fırsat eşitliğinden, zorunlu eğitimde bile eşit yararlanmamaya, erken evlilik, istediğinden çok çocuk doğurmak hayatımızı derinden etkiliyor. Tüm bunlar genç ve yetişkin kadınlar erişebilecekleri yerlere erişemeyen hayatlar sürmelerine neden oluyor. En önemlisi, bugün, 88 yıllık Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiğimiz tüm kazanımların görülmemiş oranda örselendiği bir noktadayız. Sekiz yıldır iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisinin samimiyet ve iyi niyetten yoksun yaklaşımı sonucu, kadın- erkek eşitliği açısından dünya sıralamasının sonlarına yerleşmiş, her yıl daha da gerilere düşmekte olan bir ülke haline geldik. 2002-2009 döneminde yüzde 1.400 artan kadın cinayetleri, hiç hız kesmeden devam ediyor. Her gün yeni, yeni kadın cinayetleriyle karşılaşıyoruz. Çünkü yeterli önlem alınmıyor, kadınların yoksullaşmasına göz yumuluyor, sadakaya muhtaç olmamızdan, göçe, şiddete maruz kalmamızdan utanılmıyor. Kadınla erkeğin yaradılışları nedeniyle eşit olamayacaklarını, her kadının üç çocuk doğurmasını söyleyerek Cumhuriyetin 88 yıllık emeğini heba eden AKP Genel Başkanı Başbakan, kadınların yaşama hakkını koruyamıyor, kadınların asli görevini ev ve çocuk bakımı olarak tanımlıyor. Bize anne ve eş olmaktan başka bir rol ve yaşam alanı bırakmıyor. Ne eşit fırsatlarla iş arama yollarımızı açıyor, ne eşit ücret ne sigorta hakkımız için çaba harcıyor. Bu yaklaşım, bizi her gün biraz daha fazla emeği sömürülen ikinci sınıf vatandaş yapıyor. Cumhuriyet Halk Partisi kadın kolları olarak, özgür ve eşit insan olmak için mücadele eden kadınlarız. Kadının insan haklarından yana her mücadelede varız. Hayatın her alanında eşit insan olarak var olabilmek için kapsamlı ve kararlı bir hükümet politikasına ve kararlı bir siyasi iradeye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Tarlada eken, fabrikada işleyen, okulda öğreten, hastanede tedavi eden, mahkemede karar veren, evde huzuru düzeni sağlayan, hiçbir güçlük karşısında yılmayan, usanmayan, mucizeler yaratan, bizlerin yaşam hakkını elimizde tutması, gelecekten emin, şiddete uğrama korkusu ve zorla evlendirilme baskısı hissetmeden mutlu olması, üretime, istihdama ve siyasete eşit katılımı Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında gerçekleşecektir. Aile sigortasını kurarak öncelikle kadınların ve çocukların yoksulluğun şiddetinden kurtulmasını, güçlenmesini hedefliyoruz. Kadın cinayetlerini durdurmak için Güldünya Yasası’nı çıkaracak, kadınları hayatın her alanında erkeklerle eşit kılmak için gereken tüm yasal düzenlemeleri yaptıracağız. Biz, CHP Kadın Kolları olarak bu amaçla varız, var olmaya da devam edeceğiz. 8 Mart kutlu olsun, gücünüze güç katsın.