Atatürk, bizim ortak hafızamızın temel simgesidir.
Çünkü O, özgürlüğümüzün, ulusal onurumuzun, bilincimizin temel dayanağıdır.
O nedenle onun yaptıklarını korumak, açtığı yolda ilerlemek bizim için vazgeçilmez bir görevdir.
Atatürk’ün büyüklüğü; ülkemizde yaşananlara, kendilerini devlet adamı sananlara ve Ortadoğu’da, Kuzey Afrika ülkelerinde yaşananlara baktıkça daha da iyi anlaşılıyor.
Bugün nerede ise Türkiye Cumhuriyetinin tarihi kendisiyle başlatan Tayyip Erdoğan ve ekibi onun mirası karşısında sadece ezilmekte ve küçülmektedir.
Saldırganlığının temel nedeni de budur.
Atatürk çözümdür.
Sadece bizim için değil, uşaklaşmış, alçaklaşmış yönetimler elinde ezilmekte olan bütün uluslar için çözümdür.
Atatürk, yerel ile evrenseli, insancıllığı buluşturabilen bir devrimcidir.
O nedenle farklılıklarımızla bir arada nasıl yaşayacağımızın, nasıl ulus olabileceğimizin çözümüdür.
Bizler onun düşüncelerinin takipçileriyiz.
Bir konuşmasında Atatürk şöyle diyor: ”Bir ulusun ne gibi özelliklere ve yeteneklere sahip olduğunu takdir ve tayin edebilmek için, o ulusu yönetmeye ve yönlendirmeye görevli olan kimselerin öncelikle insanlık tarihini, özellikle de ulusun geçmişini, ulusal tarihi çok iyi öğrenmiş, özümlemiş ve içlerine sindirmiş olmaları şarttır. Çünkü tarih, bir ulusun nelere yetenekli ve neleri başarmaya gücünün yetebileceğinin en doğru belirleyicisi ve de en gerçek yol göstericisidir. Yeter ki bu tarih doğru kavranabilsin!..”
Hayali, gerçeklerden uzak, hamaset ve cehaletle beslenmiş bir tarih anlayışıyla yola çıkanların bize yol gösterici olması mümkün değildir. Sonu karanlıktır.
Bize düşen görev bu gidişi durdurmaktır.
Bunu başaracağız.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Aramızdan ayrılışının 78. yılında Büyük Atatürk’ü bir kez daha saygıyla anıyorum.
O bize yol göstermeye devam ediyor.
