Yalova’nın bitki örtüsünü makiler ve ormanlar oluşturmaktadır. Güneydeki dik yamaçlar tümüyle gür bir orman örtüsüyle kaplıdır. Geniş yapraklı ağaçların hakim olduğu bu kısımda, iğne yapraklı ağaçlar oldukça azdır. Bu ormanlar il yüzölçümünün % 55’ini kaplamaktadır. Orman örtüsünün bileşimine giren unsurların büyük bir kısmı Karadeniz kıyı silsilesinin florasına dahildir. Bir kısmı ise Akdeniz florasının türleri olarak bu kısma sokulmuştur. Karakteristik türlerin bir araya geldiği kısımlardaki maki topluluğu da buna eklenebilir. Ormanlık alanlarda genellikle kayın, meşe, gürgen, kızılcık, kestane ve ıhlamur ağaçları görülmektedir. Yalova’daki ormanlardan, çevrenin odun ve kereste ihtiyacı da karşılanmaktadır. Yalova’nın florası bitki çayları için oldukça elverişli bir bölgedir. Yapılan araştırmalara göre insan vücudunun bağışıklık sistemini kuvvetlendiren tek bitkinin Ekinezya olduğunu, bu nedenle Ekinezya bitki çayının tercih edildiğini söyleyen yetkililer, Yalova Orman İşletme Müdürlüğünün işbirliği ile Yalova’nın orman köylerinde köylülerin bitki çaylarının toplanması konusunda çalışmalar yapıldığını söylemektedirler. Yurdumuz endemiklerinin sayısı 3000 dolaylarında olup endemizm oranı %33 civarındadır. Ülkemizde endemik tür sayısı diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında ülkemizin bu zenginliği daha iyi anlaşılır. Avrupa ülkeleri arasında en çok türe sahip olan ülke Yunanistan olup 800 civarındadır. Aynı şekilde endemik türlerce zengin İspanya ve Sırbistan’da ise bu sayı 400-500 arasındadır. Türkiye’de yetişen endemik türler tabiatta aşırı otlatma yangın bilinçsiz kesim söküm ıslah çalışmaları yapılaşma şehirleşme ve herbisit kullanımı gibi çeşitli tehlikelerle karşı karşıyadır.Bu olumsuz faktörler kimi zaman bitkinin yok olmasına ve bir anlamda yer yüzünde ortadan kalkması anlamına gelmektedir. Yalova çevresinde alçak tepelik sahalarda hafif yükseklikler üzerinde bir takım meşe koruluklarının görülmesi bu kısımlarda eski bir orman örtüsünün mevcut olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ormanların tahribi orman yangınları ve özellikle geniş ziraat sahalarının meydana getirilmiş olması takip etmektedir. Yalova’da yerleşmelerin ve ziraat sahalarının olduğu kesimler makilerin ortadan kalktığı sahalardır. Türkiye’de oldukça sınırlı sahada yayılış gösteren fıstıkçamı (Pinus pinea) Samanlı Dağları’nın yamaçlarında, yayılış gösterir. Gün geçtikçe ormanlar tahrip olmakta ve bunların yerini psödomakiler almaktadır. Antropojen etkilerle makilerin alanı bir yandan genişletmekte, diğer yandan da yerleşme ve ziraat sahası açılmak suretiyle makiler ortadan kaldırılmaktadır. Bu suretle toprak erozyonu da şiddetini arttırmaktadır. Yalova’da 2008 – 2012 yılları arası ağaçlandırma seferberliği ilan edilmiş olup, rehabilitasyon programı yıllık 1000 hektardır. Yalova’da ormanlar son 20 yılda %15 azalmış durumdadır. Bu azalmanın önemli bir kısmının şehir merkezinden başlayıp, güneye doğru olduğu uydu resimlerinden görülebilmektedir. Nüfus artışına bağlı olarak, yerel yönetimler tarafından imara açılan bölgeler orman vasfını kaybetmektedir. Özellikle 1999 depreminden sonra az katlı müstakil evlerin tercih edilmesi, şehrin ormanlık alanlara doğru genişlemesine neden olmuştur. Yalova Termal yolu üzerindeki vadi de bu yapılaşmalardan fazlasıyla nasibini almıştır. Merkezden güneye doğru sırasıyla Samanlı Köyü, Kadıköy ve Yeni Mahalle Köyü gittikçe büyümüş, ormanlık arazi bakımından gittikçe zayıflamıştır. Şu an genişleme Gökçe Barajı Havza koruma alanına kadar gelmiştir. Maalesef; bu barajında gelecekteki güvenliği tehlike altındadır. Gökçe Barajı konum itibariyle Samanlı Dağlarının eteklerinde Selimandıra akarsuyu üzerindeki ormanlık alanda inşa edilmiştir. Yalova ilinin içme ve kullanma suyunun sağlandığı bu gölet, çok farklı doğal kaynakları barındıran ekosistemler bütünüdür. Orman, çayır ve su ekosistemleri buna örnek verilebilir. Bu kaynakların bilinçsizce kullanılmaları erozyon, sel, taşkın, su kıtlığı ile çevre kirliliği gibi sorunlara neden olabilmektedir. Termal ilçe merkezi ile ilgili olarak hazırlanan ‘ Yalova Termal Turizm Merkezi Çevre Düzeni Planı’, bölgenin orman ve su kaynakları üzerinde inanılmaz tahribatlara neden olacaktır. Öyle ki; Gökçe Barajı mutlak koruma sahasında uygulanan avlanma, dolaşma, piknik yapma gibi yasaklar kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bölgenin yönetim mercileri, şu an girişin bile yasak olduğu baraj içerisinde, sanki deniz kenarı bir yermiş gibi mesire yerleri oluşturma gayreti içindedir. Turizm için gelen insanlar, su havzasındaki otellerde kalsın, gölde serinlesin, balık tutsun istenilmektedir. Barajdaki balık miktarının çok fazla olduğu dedikodularını yayarak zemin hazırlanmaya çalışılmaktadır. Diyelim ki gerçekten balık popülasyonu fazla olsun ve azaltılması gerekli olsun. İlimizdeki konuyla ilgili teknik görevliler gelir, gerekli teknik çalışmaları yapar ve barajdaki ekosistem yeniden eski haline getirilir. Öyle turistler gelsin balık tutsun baraj kurtulsun demekle olmaz. 14/12/2010 tarihli toprak koruma kurulunda görüşülen dört bölgenin orman vasfından çıkartılarak kentsel alana dönüştürme çalışmaları, yapılacak yanlış uygulamaların ilk adımıdır. Bunun düşüncesi bile gelecekteki tehlikeleri anlamamız için yeterlidir. Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Hidrolik Ana Bilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Emrah Doğan’ın 03/03/2011 tarihli Yalova Gazetesinde çıkan yazısında da bölgenin tehlike altında olduğu, Gökçe Barajı su toplama havzasının bir kısmının dahi imara açılması durumunda ağaçların yok olacağı, toprak erozyonuna neden olacağı ve barajın ekonomik ömrünü yitireceği yönündeki teknik açıklamaları son derece yerinde tespitlerdir. Yalova, alternatif su kaynağı olmayan ve şu anda bu barajdaki suyun arıtılmasıyla su ihtiyacını karşılayan bir konumdadır. Şimdilik ağaçlar kesilmemiş, yapılması planlanan oteller yapılmamış, gölette biriktirilen su kirlenmemiş durumdadır. Gökçe Barajı Havzası için henüz geç kalınmış değildir. Bu bölgenin havza yönetim planlanması yapılmalı ve bu planın uygulanması için resmi kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve bölge halkı işbirliği içerisinde çalışmalıdır. Söz konusu havza planı, kendi sınırları içerisindeki bölgeye yönelik çalışmaları içerse de havza dışındaki ormanlık alanların da güvenliğini sağlayacaktır. Yani Samanlı Dağlarının tüm ormanlık alanlarının geleceği Gökçe Barajı havza planlaması yapılması ve bu planlamanın nizami bir şekilde uygulanmasına bağlıdır. Gökçe barajı havza planı çalışması ise; Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu ile körfez köprüsü projesinin gerçekleşmesi sonrasındaki Yalova ve çevresindeki nüfus artışına bağlı ihtiyaç arz edecek su ihtiyacı ve yeni barajlar ve gökçe barajı ormanlarındaki ekolojik durumu ortaya koyacak bilimsel çalışmalara bağlı değerlendirilmek zorundadır. Yalova daki siyasi parti ve bağımsız millet vekili adaylarına ve siyasi parti mensupları ile belediye başkanlarımıza ormanlarımıza, su kaynaklarımıza sahip çıkmaya davet ediyoruz.