Marmara Belediyeler Birliği tarafından düzenlenen eğitim seminerlerine, Gazeteci – Yazar Umur Talu ile devam edildi. Belediyelerin basın danışmanlarına seminer veren Talu, “Belediye – Basın İlişkileri Nasıl Olmalı” konusunda görüşlerini aktarırken, “Bedrettin Dalan döneminde tuhaf bir belediye-basın ilişkisi başladı. O dönemde muhabirlikten müteahhitliğe yükselenler oldu” dedi. Marmara Belediyeler Birliği’nde gerçekleştirilen eğitim programları çerçevesinde, Gazeteci – Yazar Umur Talu’nun katılımıyla “Belediye – Basın İlişkileri” konulu bir seminer yapıldı. Seminer kapsamında, “belediyelerin basına bakış açısı”, “basın – yayın kuruluşlarının belediyelere ve başkanlara yaklaşımı”, “gazeteci – belediye başkanı ilişkileri”, “belediyelerin basında yer bulmaları için yapması gerekenler”, “haber yazılırken dikkat edilmesi gereken hususlar” ve “yerel basın – ulusal basın arasındaki farklar” konuları masaya yatırıldı. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Recep Bozlağan, Birlik çalışmaları hakkında bilgi verirken, “Belediyeciliğin tüm alanlarında olduğu gibi, basın-halkla ilişkiler konusunda da eğitim programı, seminer ve konferanslara devam edeceğiz. 2010 senesinde, belediyelerin basın danışmanlarına ve çalışanlarına yönelik, geniş kapsamlı bir Abant programımız olacak” dedi. TALU: “KOLTUĞUMA ASKERLER OTURDU” Eski bir Marmara Belediyeler Birliği çalışanı olarak, seminer vermekten mutluluk duyduğunu belirterek sözlerine başlayan Haber Türk gazetesi yazarı Talu, “Marmara Belediyeler Birliği’nde çalışmış bir insanım. Kısıtlı imkânlarla bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. Birliğimize ait bir tane kepçemiz vardı. Tuzla, Pendik, Maltepe dolaştırır, her semtin ihtiyacını görmeye çalışırdık. Burada çok güzel günlerimiz geçiyordu. Ancak 1980 ihtilaliyle hepimiz işimizden olduk. Koltuğuma askerler oturdu” dedi. Umur Talu, açıklamalarına, şu ifadelerle devam etti; “BELEDİYECİLİK, SIÇRAMA TAHTASI DEĞİLDİR” “Belediyecilik hiç kimse için yükselme ve zengin olma yeri olmamalıdır. Ancak günümüzde ne yazık ki, genellikle halk için değil, bir yerlere sıçramak için veya zengin olmak için başkanlık yapılıyor. Belediyecilik, sıçrama tahtası değildir.” “DALAN DÖNEMİNDE İLİŞKİLER TUHAFLAŞTI” “Dalan’la birlikte tuhaf bir belediye-basın ilişkileri başladı. O dönemde, başbakandan sonra, Bedrettin Dalan’ın ismi konuşuluyordu tüm yurtta. Dalan döneminde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Türkiye’nin ikinci adamı konumuna gelmişti resmen. Dalan döneminde çoğu gazeteci, akçeli işlere bulaşmıştır. Akçeli işlere bulaşmayanlar da Dalan tarafından gazetecilere yapılan değer ve sevgi gösterisine aldanmıştır. Dalan, bu oyuna gelen gazetecileri de kullanmıştır. Dalan daha sonra kendisini iyi bir yere getiren gazeteci ve yazarlarla da ilişkiyi kesti. Doğrudan medya patronlarıyla ilişki kurdu. İsim verecek değilim ama, Dalan döneminde muhabirlikten müteahhitliğe yükselen gazeteciler oldu. Bu durum, belediyecilik için de, basın için de, insanlık için de çok kötü bir şey.” “HABERLER ABARTMADAN YAZILMALI” “Belediye başkanları için, basın mensuplarıyla iyi ilişki kurup haber yayınlatmak doğru değildir. İkili ilişkiler geliştirerek değil, iyi icraatlar yapılarak basına konu olunmalı. Basın danışmanları, her konuda belediye başkanlarını uyarmalı. Bir spor muhabiri, Aziz Yıldırım’ın emir kulu olursa, gazetecilik yapamaz. Kısır bir döngüye girer. Basın danışmanları da belediye başkanlarının tam güdümünde olursa, kurumuna faydalı olamaz. Ayrıca Basın danışmanları, belediyelerin ve başkanlarının faaliyetlerini abartmadan servis etmeli. Çok abartılı haber metinleri geçtiği oluyor elimize. Haberler dürüstçe yazılmalı ve içinde insan unsuru olan öğeler, haberin içerisinde kullanılmalı.” “AJANS HABERCİLİĞİ ÇOK KÖTÜ” “Günümüzde gazetecilik değişti. Artık her şey ajans haberciliğine dönüştü. Bugün ‘nasılsa ajans gönderiyor’ diyerek, haber merkezlerini kaldıran büyük gazeteler biliyoruz. Ajans haberciliği gerçekten çok kötü… Monolog bir yapıya giriliyor, her yerde basmakalıp haberler yayınlanıyor. Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinde ölen İHA muhabiri İsmail Güneş’i düşünün. Arkadaşımızın üzerinden fotoğraf makinesi, kamera ve laptop çıktı. Bir kişi hem fotoğraf çekiyor, hem haber yazıyor, hem de kameramanlık yapıyor.” “GAZETECİLER HALKIN İÇİNE GİRMELİ” “Gazeteciler halkın içine girmeli. Bakın Hıncal Uluç hayatında bir kez özel aracından inip Metrobüse bindi, tam sayfa yazı yazdı. Şuradan şuraya gerçekten 15 dakikada gidiliyormuş diye. Gazeteciler ve belediyeciler halkın içine karışmalı ki sorunları tespit edebilsinler.” “KARTELLEŞME OLMASIN” “Medyamız tarafsız olmayı öğrenmeli. Bursa’da üzücü bir maden patlaması yaşandı. Bazı medya organları, bu haberi neredeyse görmezden geldiler. Bazılarıysa, abarttı da abarttı… Ama aynı medya organları, kendi personeline karşı daha da gaddar oluyor, hakkını aramak isteyen gazetecileri kapının önüne koyabiliyor. Bu gibi sorunlar çözüldüğü zaman, kendimiz için de, karşımızdaki için de objektif olabilmeyi öğrendiğimiz zaman, Türk basınında sorunlar aşılacaktır. Ben, basınımızın gelecek yıllarda iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Yeter ki kartelleşme olmasın, yeter ki çok seslilik, artarak devam etsin.” BASIN DANIŞMANLARININ SORULARINI YANITLADI Gazeteci – Yazar Umur Talu, İstanbul’un ilçe belediyeleri başta olmak üzere Marmara bölgesinin dörtbir yanından gelen basın danışmanlarının sorularını tek tek yanıtladı. Seminerin sonunda Marmara Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Recep Bozlağan tarafından, Talu’ya çini işlemeli hatıra tabak hediye edildi.